Related papers
Karimiy, Gulom [Çev. Veli Savaş Yelok]. «Natanzî’nin “Müntehabatü’t-Tevârih-i Muinî” Adlı Eserinde Emir Timur Devri Tarihinin Anlatılması.» Türk Kültürü Araştırmaları Dergisi. Cilt 4. 2. Ankara: Türk Kültürü Enstitüsü, 30 Nisan-Mayıs-Haziran 2011. 281-298. (Makale çevirisi/Article Translation)
Veli Savaş YELOK
Türk Kültürü Araştırmaları Dergisi, 2011
Gulom Karimiy’in makalesinin çevirisi/Article Translation
View PDFchevron_right
Bir Post-Kolinyal Kahraman Hikayesinin Tarih İle Münasebeti
Ahmet Ağır
Ilmi Arastırmalar Dil Edebiyat Tarih Incelemeleri, 2014
View PDFchevron_right
Türk Sinemasında Düzensiz Göç: Tarihsellik Bağlamında Bir Değerlendirme
KEMAL EKER
Göç Dergisi, 2021
İkinci Dünya Savaşı sonrası Avrupa’nın yeniden inşası için Marshall Planı yürürlüğe konmuş ve gelişmeye başlayan Avrupa ülkeleri, ihtiyaç duydukları iş gücünü göçmenler ile karşılamışlardır. Ancak 1973 Petrol Krizi sonrasında göçmen alımını durdurmuşlar ve “kapalı kapı” politikası izlemeye başlamışlardır. Soğuk Savaş sonrası yaşanan siyasi çalkantılar ve küreselleşme süreci, uluslararası göç hareketlerini de küresel boyuta taşımış ve Avrupa Kalesi daha da güçlendirilmiştir. Arap Baharı ve Suriye iç savaşı yeni bir göç krizi yaratırken göçe karşı alınan önlemler daha da sıkılaştırılmıştır. Bu nedenle göçmenler, daha tehlikeli rotalar izlemek zorunda kalmış ve göç güzergâhları boyunca ölüm ve kayıplar dünya genelinde artmıştır. Bu trajedi, doğal olarak sinemacıların da dikkatini çekmiştir. Dünya sinemasıyla eş zamanlı olarak Türk sinemasında da düzensiz göç temalı filmlerin sayısında artış kaydedilmiştir. Çünkü Türkiye, uluslararası göç hareketlerinin dönüşümü kapsamında her zaman merkezî bir konumda yer almıştır. Türk sinemasında düzensiz göç temalı filmler incelendiğinde bu dönüşüm net bir şekilde görülmektedir.
View PDFchevron_right
BATI-DIŞI DÜŞÜNCE TARİHİ YAZICILIĞIMIZA ANTİORYANTALİST BİR KATKI: AHMED MİDHAT EFENDİ VENİZÂ-I İLM Ü DÎN
Doç. Dr. Adem Polat
View PDFchevron_right
Modernleşme Algısı Kapsamında Yanlış Batılılaşmaya Bir Örnek: Hüseyin Cavid’in “Uçurum” Dramı
ÜMİT AKIN
Modernleşme Algısı Kapsamında Yanlış Batılılaşmaya Bir Örnek: Hüseyin Cavid’in “Uçurum” Dramı, 2017
View PDFchevron_right
II. Mahmud’un Gölgesinde Kanun-ı Kadim’in Yeniden İnşası: Tanzimat-ı Hayriye
İnsan Yayınları, Muhammed Mahmut Bakır
Book, İstanbul, 2022
Bu çalışmada, Tanzimat-ı Hayriye'nin II. Mahmud devrinde siyâsî aklın topyekûn bir uzlaşısı ile hazırlanması mevzu edinilmektedir. Tanzimat'ın hazırlık safhasının incelenmesi için bir gerek şart olan değişim meselesi irdelenmiş ve bu meyanda Osmanlıların anlam ve değer dünyasının formülasyonu olan Kanun-ı Kadim ve bu kavramın açılımları olan daire-i adliye ve nizâm-ı âlem terkiplerinin arkeolojisi yapılmaya çalışılmıştır. Söz konusu kavram manzumesinin tahliliyle birlikte Osmanlı'da şer'-i şerif ve örf-i münifin tekabül ettiği gerçeklik sorgulanmış ve Osmanlıların siyâset felsefesinde bir devlet aklı teorisinin imkânı üzerinde durulmuştur. Ayrıca mevcut tarihyazımındaki hâkim paradigmanın açmazları, çelişkileri ve tutarsızlıkları irdelenerek yerine yeni bir tarih inşası yapılmaya çalışılmıştır. Bu meyanda, Kanun-ı Kadim'in teorik ve pratik olarak ikiye ayrıldığı, teorik tarafının Tanzimat'a değin berdevam olduğu, pratik tarafının ise konjonktüre göre her devir yeniden pratize edildiği görülmektedir. Çalışmada, Osmanlı batılılaşması, modernleşmesi, sekülerleşmesi ve mümasili değer yüklü yaklaşımlar yerine Kanun-ı Kadim izanının mahiyeti tebarüz ettirilmiş ve Tanzimat'ın 19. asrın konjonktüründe daire-i adliye formülasyonuna (yani Kanun-ı Kadim'e) dayanan bir proje olduğu ifade edilmiştir. Söz konusu bağlamda Osmanlı'da değişim ve dönüşüm vâkıası, Tanzimat'ı hazırlayan siyâsî, askerî, iktisadî ve içtimâî faktörler, ayrıca bir siyâsî darbe olarak Yeniçeri Ocağı'nın ilgası tahlile tabi tutulmuş, iktidar ve muhalefetin rant ve kudret paylaşımındaki hesaplaşmaları irdelenmiştir. In this study, the preparation of Tanzimat-i Hayriye with the whole consensus of political mind during the reign of Mahmud II has been discussed. The changing problem which is prerequisite to examine the preparation phase of Tanzimat-i Hayriye have been scrutinized. In this respect, I have make archaeology on Kanun-i kadim, the formulation of the meaning and moral world of Ottoman state, and the expansions of this notion, the compounds of Nizâm-i Âlem and Daire-i adliye. Şer'-i şerif and örf-i münif that corresponds to the reality in Ottoman Empire has been questioned and dwelt on the possibility of any theory of raison d'état in the political philosophy of ottoman empire through the examination of the aforementioned system of notions. Besides, with probing into the dilemmas, contradictions, and inconsistencies of dominant paradigm, a new construction of history has been tried to be made in return for current historiography. In this respect, it is seen that Kanun-i kadim is divided into two halves as theoretical and practical, theoretical aspect had persisted until Tanzimat and the practical aspect is practiced itself again and again in regard to conjuncture of every period. In this study, the character of the understanding of Kanun-i Kadim has been revealed instead of the modernization, westernization, secularization of Ottomans and other similar value-laden approaches and it is stressed that Tanzimat is the project that relies on the formulation of Kanun-i Kadim in the conjuncture of 19th century. In this context, the phenomenon of changing and transformation, military, economic, and social factors prepared Tanzimat, the destruction of the guild of Janissary as a political coup in Ottoman have been analyzed and the reckoning of the government and opposition in terms of sharing the income and power has been scrutinized.
View PDFchevron_right
Minyatürlerle Süslenmiş Manzum Bir Tarih: Şeh-nâme-i Nâdirî
şerife akpınar
Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, 2019
Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi 23, İstanbul 2019, 1-44. Ö Z E T Manzum tarihler, tarihî bilgi veren edebî eserlerdir. Muhtevalarına göre fetih-nâme, zafer-nâme, gazâ-nâme, gazavât-nâme gibi isimler almalarına rağmen çoğu kez bu adlar birbirinin yerine kullanılmıştır. Eserlerin asıl amacı genellikle tarih yazıcılığı iken pek azında da edebî bir metin ortaya koyma çabası görülür. Şeh-nâme, tarihî olayları anlatmak için kaleme alınan manzum eserlerdendir. Şeh-nâmeci ise Osmanlı Devleti'ndeki saray tarihçilerine verilen isimdir. Çoğunlukla manzum olan ve minyatürlerle süslenen şeh-nâmeler, genel Osmanlı edebî tarihini konu edinirler. Ancak kimi zaman da belirli bir padişahın savaşlarını dile getirdikleri görülür. XVII. yüzyılda yaşamış Ganî-zâde Nâdirî'nin Şeh-nâme'si de böyle bir manzum tarihtir. Yaklaşık 2000 beyitten oluşan eser, Şeh-nâme vezniyle kaleme alınmış bir mesnevidir. Konu, II. Osman zamanındaki İran savaşları ve özellikle padişahın Lehistan seferi etrafında şekillenmektedir. Eser, muhtevası ile bir gazavât-nâme olarak da adlandırılabilir. Ganî-zâde Nâdirî, Şeh-nâme'yi tarihî bir eser meydana getirmek için değil bir mesnevi yazmak için kaleme aldığını belirtir. Ancak eser, mübalağalı ve taraflı üslûbuna rağmen dönemi tasvir eden A B S T R A C T Poetic histories are literary works giving information about history. Even though according to their contents they were named differently such as fetih-nâme, zafer-nâme, gazâ-nâme, gazavât-nâme, those names were mostly used interchangeably. The main purpose in most of these works is to do historiography; however, the attempts to present a literary work can also be seen in few of them. Şeh-nâmes are one of the poetic works which are written to state the historical events. Şeh-nâmeci is the name given to the historians of the palace in the Ottoman Empire. Mostly in verse format and adorned with miniatures, şeh-nâmes mention the Ottoman literature history. However, sometimes it is seen that they put the wars of a specific sultan into words. The Şeh-nâme of Ganî-zâde Nâdirî living in the seventeenth century is such a poetic history. Consisted of approximately 2000 verses, the work is a masnavi written in the Şeh-nâme prosody. The topic formed around the Iran wars during the period of Sultan Osman II and in particular his campaigns to Poland. This work can be named as gazavât-nâme due to its content. Ganî-zâde Nâdirî remarked that he wrote Şeh-nâme not to originate a historical work, but to write a masnavi.
View PDFchevron_right
Nişanlılar Romanında Salgının Tarihi Gerçekliği ve Kurguya Yansıyan Dehşeti
CANAN OLPAK KOÇ
View PDFchevron_right
Behşemi̇yye Ve Hüseyni̇yye Arasinda Zemahşerî’Ni̇n Yeri̇ni̇n Değerlendi̇ri̇lmesi̇
Kemal Altun
Kilis 7 December University Journal of Theology
View PDFchevron_right
Niksarlı Coğrafyacı Mehmed Suudi Efendi ve Tarih-i Hind-i Garbi
EREN YÜRÜDÜR
Tokat Tarihi ve Kültürü Sempozyumu Bildirileri, 2015
Tokat şehri, doğal kaynakları ve zengin tarihi ile önemli olan bir Anadolu şehridir. Türk kültürünün gelişip zenginleşmesine önemli katkılarda bulunmuş olan bu şehir, birçok İslam bilginine de ev sahipliği yapmıştır. Bunlardan biri de Niksarlı Coğrafyacı Mehmed Suudi Efendi’dir. Mehmed Suudi Efendi’nin XVI. yüzyılda yazılmış Tarih-i Hind-i Garbi adlı bir eseri bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı, az tanınan, unutulmaya yüz tutmuş İslam bilgini Mehmed Suudi Efendi’yi ve onun eseri Tarih-i Hind-i Garbi’yi tanıtmaktır. Bu kapsamda Mehmed Suudi Efendi ve Tarih-i Hind-i Garbi adlı eseri incelenmiş ve ulaşılabilen kaynaklarda yer alan bilgiler ortaya konmuştur. Nitel araştırma desenindeki bu çalışmada veriler doküman analizi yöntemiyle toplanmıştır. Çalışma sonucunda elde edilen bu sonuçların yeterince tanınmamış bir coğrafyacının gün yüzüne çıkartılmasına ve Tokat/Niksar yöresinden hareketle topluma ve bilime katkısı olan bilginlerin tanınmasında yol gösterici olacağı düşünülmektedir.
View PDFchevron_right